YARATICILIK 101
Ellerimizde kahvelerimizle, pencerenin önüne oturup gözlerimizi yola dikmemiş olsak da hepimizin her daim beklediği bir misafir var. Hatta bu öyle bir misafir ki çoğu zaman, gelsin ve hiç gitmesin, yanımızdan ayrılmasın isteriz. Kimden mi bahsediyorum? Yaratıcı düşüncelerimizin mimarı olarak tanımladığımız “İlham Perisi’nden” tabi ki… Bizi sürekli ziyarete gelse, şöyle karşılıklı otursak, o anlatsa biz tasarlasak ve bunu sürekli tekrar etsek ne güzel olurdu değil mi? Maalesef durum çoğu zaman dilediğimiz gibi olmuyor. Kendisine karşı derin duygular beslediğimiz bu İlham Perisi, genellikle ortaya yeni bir şeyler çıkartmayı dilediğimizde, bizi boş bir duvar ile karşı karşıya bırakıyor. Peki biz buna rağmen nasıl oluyor da saatlerce kapımızı çalmasını bekleyebiliyoruz?