PSİKONOMİ

ALDIĞIMIZ KARARLAR NE KADAR RASYONEL?

EKONOMİK GELİŞİMİMİZİN ÖNÜNDEKİ PSİKOLOJİK FAKTÖRLER – 1 : İLETİŞİM SORUNU

2013 yılında bakanlık bursu ile İngiltere’de yüksek lisans yapma imkânı edindim. Yaklaşık 1,5 yıl kadar Ada’da yaşama şansı buldum. Oradayken ve oradan döndükten sonra da 10 civarında Avrupa ülkesini gezdim.

Gittiğim yerlerde, insanların ilişkilerini, çevreye, doğaya, tarihe, işe bakış açılarını gözlemleme şansı edindim. Haliyle, kendi ülkemin insanı ile kıyasladım.

Hemen belirteyim, batı ülkeleri ile ülkemizin fiziksel altyapısının arasında çok da büyük farklar olmadığını; tren yolu, metro ağı gibi fiziksel eksikliklere birkaç yıl ciddi yatırım yapsak aradaki farkın kapanacağını düşünüyorum.

Ancak, ekonomimizin Avrupa ülkelerinden daha az üretiyor olmasının altında yatan bazı nedenleri, farklı farklı yazılar kapsamında kendi gözlemlerime dayanarak anlatmak istiyorum. Bugünün konusu iletişim olsun.

İLETİŞİM SORUNU

Avrupa ülkelerinde insanlar, kamu kurumları, şirketler iletişim konusunda daha başarılılar, iletişime daha açıklar ve iletişim kurmak konusunda bizim kadar çekingen değiller.

Üniversite rektörüne, profesöre, büyük bir şirketin CEO’suna, polis karakoluna, hastaneye, havalimanına, ticaret odasına, markete mail attığınızda sorularınıza cevap geliyor. Hem de uzun uzun yazıyorlar. Örneğin, Ada’ya vardığımda Türkiye’deki nüfus cüzdanı taşıma alışkanlığımdan dolayı pasaportumu sürekli çantamda taşıyordum. Dorset Polis Karakoluna mail attım ve pasaportumu sürekli yanımda taşımak zorunda olup olmadığımı sordum. Karakol bana cevap verdi. Cevapta haklarım uzun uzun anlatılmış, olumsuz bir durum yaşadığımda izlemem gereken prosedürlerin neler olduğuna dair aydınlatıcı bilgiler verilmişti.

Kurumu işaret etmemek adına şehrin ismini vermeden yaşanmış bir örnek daha vermek istiyorum. Bir ilin ticaret odasına ilinize yatırım yapmak istiyorum ancak kafama takılan şu konularda bana bilgilendirme yapabilir misiniz diye mail atın. Cevap gelmez. Ancak aynı maili şöyle atın. “Hollanda’da yaşayan bir Türk’üm. Kendi ülkem olan Türkiye’de şu şehre yatırım yapmak istiyorum, neler yapmalıyım” diye Amsterdam ticaret odasına mail atın. Size sayfalar dolusu cevap vereceklerdir.

Ülkemizde, bu konunun kanayan bir yara olduğuna inanıyorum. İletişim sorunu. Bu sorun, doğru bilgiye ulaşmanın, ticarete doğru yer ve zamanda başlamanın, eğitimi yerli yerinde almanın, zaman kaybının önlenmesinin önünde ciddi bir engel.

Kamu kurumlarını bir kenara bırakın, özel sektörde yer alan bir şirkete mail atın. Birçoğundan cevap alamazsınız. Mailde ben çok ciddi bir alıcıyım, sizin müşteriniz olmak istiyorum deseniz bile cevap vermeyen çok çıkar. Gelen cevapların da çoğu yetersizdir, doyurucu olmaz, yanlış yönlendirir. Yani tek sorun kamu kurumlarında değil. Ülkemizde komple bir iletişimsizlik sorunu olduğunu gözlemliyorum.

NEDEN?

Pek tabi ki de Avrupa toplumu bu haldeyken biz neden böyleyiz diye düşünmeden edemiyorum. Bunun da cevabını kendimce buldum.

Ülkemizin iletişim sorunun altında yatan önemli nedenlerden biri güvensizlik. İnsanlar, kurumlar, şirketler birbirine güvenmiyor diye düşünüyorum. Toplumun kamuya, kamunun topluma, şirketlerin, insanların birbirine olan güveninin, birçok alanda atılması gereken adımların zamanında ve yeterince atılması için gereken düzeyde olmadığını görüyorum. Güvenin her işin olmazsa olmaz kuralı olduğuna, yeterli düzeyde tesis edilmemişse iş ve ilişkilerin beklenen şekilde olgunlaşamayacağına inanıyorum.  Neyse, güven konusunu başka bir yazıya bırakayım. Şimdilik bu kadarla kalsın.

KAYNAKÇA

Ben. Yani gözlemlerim, hislerim, yaşadıklarım, duyduklarım 🙂

EKONOMİK GELİŞİMİMİZİN ÖNÜNDEKİ PSİKOLOJİK FAKTÖRLER – 1 : İLETİŞİM SORUNU
Başa dön